20 Mayıs 2024 Pazartesi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Anadolu Basın Birliği'nden Atakum Belediyesi'ne kınama.
Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı M.Bora Zor, Samsun Atakum Belediyesi’nde çalışan gazetecilerin, meslekleri dışında görevlere atanmasının açıklamaya muhtaç olduğunu belirterek, “Atakum Belediye Başkanının, oturduğu makamın hesaplaşma makamı olmadığının farkına varması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Samsun Atakum Belediyesi’nde Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde çalışan personelin, 31 Mart 2024 seçimleri sonrasında meslekleri ile bağdaşmayan işlere “Başkan Talimatı” ile atanmasına tepki gösteren Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı M.Bora Zor, “Meslektaşlarımıza yapılan bu saygısızlığı kınıyoruz.” dedi.
Samsun’da yaşanan olayla ilgili Anadolu Basın Birliği Samsun Şube Başkanlığı’ndan bilgi aldığını belirten Zor, “ 31 Mart 2024 seçimleri sonrasında değişen belediye yönetimi tarafından Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde çalışan personelin başkan talimatıyla temizlik, taş parke döşeme ve sokak süpürgeciliği gibi işlere yönlendirildiğini öğrendik. Her yeni yönetimin, kendi ekibi ile çalışmasından doğal bir talep olamaz. Bu konuda Basın Halkla İlişkiler biriminde de değişiklik yapılması doğal karşılanabilir. Ancak meslektaşlarımızın aldıkları eğitim ve edindikleri meslek dışındaki alanlarda görevlendirilmesi kabul edilemez. Bu görevlendirme meslektaşlarımıza başkan eliyle yıldırma politikası, mobing uygulanması anlamına gelmektedir. Sayın başkana hatırlatmak isteriz ki, oturduğu koltuk, hesaplaşma makamı değildir.” dedi.
BU BAKIŞ AÇISI İLE ÖZGÜRLÜKLER GETİRİLEMEZ
Atakum Belediye Başkanının bu görevlendirmeler ile ilgili gazetecilere
bir açıklama yapmakla sorumlu olduğunu belirten Zor, “ Bu uygulama,
farklı siyasi görüşler nedeniyle yapıldığı izlenimi vermektedir. Bu
durum, başkanın üyesi olduğu CHP'nin basın özgürlüğüne bakış açısını
sorgulatmaktadır. CHP Genel Başkanı'nın da bu skandal ile ilgili gereken
açıklamayı başkandan isteyeceğini ümit ediyoruz.
Anadolu Basın Birliği olarak, Atakum Belediyesi'nde yaşanan skandalı şiddetle kınıyor ve gazetecilik mesleğine yapılan bu ağır hakareti protesto ediyoruz.
Anadolu Basın Birliği olarak, meslektaşlarımızın yaşadığı haksızlığa sessiz kalmayacağımızı ve sonuna kadar yanında olacağımızı bildiriyoruz. Meslektaşlarımızın haklarının verilmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz.”dedi.
17 Mayıs 2024 Cuma
Atakum Belediyesi'nde gazeteciye sürgün skandalı @Ekşi Sözlük
gün geçmiyor ki basın özgürlüğünün neferi güzelim ülkemiz gerçeküstü skandallar dalında altın madalyon kazandıracak bir vukuata daha sahne olmasın. işte simülasyondaki gururumuz o ödül samsun’dan terbiye için öğrencileri hafif okşayın diyen vali haberiyle de tanıdığımız gazeteci zerrin somuncu’dan geliyor:
#gazeteciliksürgünedilemez
10 yılı aşkın süredir kaderine terk edilmiş yerel gazeteciliği yaşatmak için profesyonel olarak gazetecilik mesleğini icra eden zerrin somuncu, 2019 yılından beri gazeteci ünvanıyla sürdürdüğü samsun atakum’daki haber merkezi sorumlusu görevinden, temizlik görevlisi olarak yeniden atandı -sürüldü de diyebiliriz-. ‘’başkanın talimatıyla’’ gibi herhangi bir yasal geçerliliği olmayan keyfekeder bir gerekçe ile, zerrin somuncu ve ekibi temizlik işlerindeki yeni görev yerlerinde iş başı yaptılar. ayda ortalama 40 haberi medyaya servis ederek, belediyenin ve başkanın faaliyetlerini kamuoyuna duyuran ekibin yeni görev yerleri şöyle:
haber merkezi sorumlusu zerrin somuncu, temizlik görevlisi
fotoğrafçı, fen işleri müdürlüğü’nde taş parke döşeme işçisi
kameraman, temizlik işleri müdürlüğü’nde sokak temizliği görevlisi
ekipten üç kişinin iş akdine ise, yeni görevlendirmeden önce son verildi.
zerrin ile birebir görüştüğümde özellikle düğün salonu müdürü olarak tanıştırılan amirinin görevi aktarılırken ‘hep pırıl pırıl olmalı’ uyarısının, onu harekete geçirdiğini söyledi ki, öyle anlaşılabilir ki.
şimdi her şeyi, tüm mesleklerin kutsallığını, emek üstünlüğünü vs. geçelim. elbette belediyedeki her kurum kendi içinde önemlidir ve kamu yararına olan her görev de icra edilmelidir. şeytanın avukatlığını yaptıktan sonra, gelelim hakikati anlatmaya:
avcı toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiği andan itibaren insanlık, toplum olmayı öğreniyor. hala. ve bizim gibi modernizmi baltayla demokrasisine dahil etmeye çalışan orta doğu ülkeleri için bu öğrenme hali emekleme aşamasına bile varmamış durumda. toplumu toplum yapan değerler, meslek etiği ve toplumsal sorumluluklar gibi konularda hala hiç kimsenin farkındalığının olmaması. olmadığı için de dilediği gibi at koşturacağını sanması. özellikle kıyıda köşede kaldığını düşünerek her istediği usulsüzlüğü yapabileceğini zanneden yerel belediyeler gaflet uykusunda hala. chp, akp, mhp fark etmeden hem de. oysa ki her şeyin görünür olduğu, ‘büyük biraderin sürekli izlediği’ bu devirde, böylesi dehşet bir skandal inşa edip bunu tümen altında tutmak artık im-kan-sız. samsun atakum belediyesi’nin konuyla ilgili yetkililerinin durumun ciddiyetinin farkında mıdır bilinmez? biz fark ettirmek için hatırlatalım o halde:
başlıca uluslararası yasalara, özellikle de uluslararası insan hakları beyannamesi’ne dayanan gazetecilik etik ilkeleri küresel bildirisi’nin birinci kuralı:
1. gazetecinin ilk görevi, hakikate ve toplumun bilgiye erişim hakkına riayet etmektir.
yani neymiş, bir gazetecinin -her zaman koşul ne olursa olsun- gerçeği yalnızca gerçeği söyleme zorunluluğu varmış. toplumsal sorumluluklar ve meslek etiği gereği gazeteci mesleki kimliğinin gerektirdiğini yükümlülükleri yerine getirmeliymiş. falan filan. bilal’e anlatır gibi yani.
gazeteciliğin katledildiği bu tip olaylar ne vakit yaşansa -ki ülkemiz oldukça doğurgan bu konuda- aklıma antik yunan’dan günümüze varmış parrhesia kavramı geliyor. hani foucault amcamızın da sık sık üzerinde durduğu ‘hakikati dile getirme’ meselesi. bilmeyenler için hatırlatalım:
‘’parrhesia sözcüğü yunan edebiyatında ilk kez m.ö. v. yüzyılın başında ortaya çıkmıştır. ingilizce’ye genellikle “free speech” (özgür konuşma) şeklinde çevrilmektedir. parrhesia sözcüğünün fiil biçimi parrhesiazesthai sözcüğüyle ifade edilir ve “hakikati söylemek” anlamına gelir. parrhesiastes ise parrhesia kullanan, yani hakikati söyleyen kişiyi tarif eder.’’ şeklinde tanımlanıyor.
yani en türkçe biçimiyle ‘g.te g.t deme durumu.’ toplumsal fayda gereği hakikati bilen kişinin kendi aleyhine sonuçlar doğursa bile kamu yararına bildiği hakikati açıklaması gerekiyor. yunan sütunları arasında yayılıp üzüm yerken yapılan şey değil de sokrates gibi idama giderken bile gerçeği söylemek meselesi. günümüz türkiye’sinde gözlerimizin görmeye pek alışkın olmadığı bir manzara. çünkü biliyorsunuz haftaya cumaya açıklanması gereken görüntüleri on yılı aşkın süredir bekliyoruz.
hani şu meşhur yahudi soykırımı sırasında geçtiği varsayılan bir hikaye vardır: önce eşcinselleri gelip aldılar sesimi çıkarmadım. sonra şunu sonra bunu. yahudileri de gelip aldılar yine sesimi çıkarmadım. ve beni almaya geldiklerinde sesini çıkaracak kimse kalmamıştı. der, 20. yy acılarının kıssadan hissesi. tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ispatlar gibi değil mi peki yaşanan şu skandal olay? gazetecilik ağlıyor ama biliyorsunuz, sulak topraklarda yeşerir en güzel çiçekler.
tüm bu haksız görevlendirmenin, hukuksuz uygulamaların, görevi kötüye kullanmaların, özlük haklarına ve itibara saldırmanın hala tck’nın işlediği bir ülke olan canım memleketim türkiye’de -bile- bir bedeli olacağını bilmenin ferahlığı var içimde şunları dile getirirken. yapılan bu adaletsizliğin, adaletsizlikleri dile getirmek için gazeteci olmuş zerrin somuncu’ya yapılması tam bir orta doğu klasiği değil mi peki?
neyse ki böyle haklı mücadelelerle ve nezaketle öğreteceğiz bu ülkeye etiği, değerleri ve toplumsal gereklilikleri. gazeteci olarak parrhesiastes olarak zerrin somuncu’nun bugün yaptığı gibi.
herkes üzerine düşeni yerine getirmeli.
çünkü gazetecilik sürgün edilemez.
16 Mayıs 2024 Perşembe
Gazete Gerçek- Gülsüm Atik Köşe Yazısı
***
Atakum Belediyesi ile ilgili diğer bir konu da sahada muhabirlik ve haber müdürlüğü yaptığım yıllarda, birlikte haberlere gittiğim gazeteci arkadaşım Zerrin Somuncu'nun başına gelenler.
Zerrin Somuncu bir önceki başkan Cemil Deveci döneminde, başarılı bir gazetecilik yaşamı sürerken, belediyenin basın birimine transfer edilmiş bir arkadaşımızdı. Deveci döneminde de Atakum Belediyesi ile ilgili servis ettiği haberlerle, belediyenin hizmetleri ve çalışmaları konusunda, Samsun basını bilgilendirmek noktasında, ekipteki diğer arkadaşlarıyla birlikte büyük katkı sundu.
Ancak Zerrin Somuncu, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında belediye başkanlığına seçilen Serhat Türkel tarafından, kendi basın açıklamasına göre belediyenin düğün salonunda temizlik işlerine sürüldüğünü söylüyor.
Zerrin Somuncu, Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen basın kartı bulunan aynı zamanda Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti'nin de üyesi olan çok başarılı bir gazetecidir. Yılların gazetecisi olarak, Samsun basınında işine gösterdiği sevgi ve saygının yanında, haber konusunda bir hayli titiz olduğuna ben de şahidim.
Bu yaşananlardan Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel'in haberinin olmadığına inanıyorum. Aksine Sevgili Zerrin, gerek deneyimi gerekse çalışkanlığıyla yeni başkana basınla olan ilişkilerinde büyük katkı verecek, gerek dünya görüşü gerekse özgür basına olan inancıyla mevcut yönetimle aralarında hiçbir sorun çıkmayacak gazeteci arkadaşlarımızdan birisi çünkü.
Konunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığına olan inancımla, gazeteci arkadaşımıza yapılan bu haksızlığın bir an önce düzeltilmesini umut ediyorum!