#GazetecilikSürgünEdilemez
25 Kasım 2024 Pazartesi
24 Kasım 2024 Pazar
Anadolu Basın Birliği 50. Yıl Ödül Töreni Açıklaması
-Zerrin Somuncu
22 Kasım 2024 Cuma
Teşekkür & Minnet
16 Kasım 2024 Cumartesi
14 Kasım 2024 Perşembe
Anadolu Birliği Yerel Basın Çalıştayı Konuşması: "Bir gazeteciyi temizlik görevlisi yapmak, bir belediye yönetiminin en başarılı çalışması olmamalı." @Zerrin Somuncu
Haberin videosuna ulaşmak için: haberexpres.com.tr
“Bugün keşke başarılı bir haberimle veya akademik bir çalışmamla burada olsaydım ama maalesef büyük bir sorunla buradayım.
Ben Zerrin Somuncu, 10 yılı aşkın süredir Samsun’da gazetecilik yapıyorum. Son 5 yıldır da Atakum Belediyesi'nde gazeteci olarak çalışıyordum. Ta ki 31 Mart'a kadar. Yeni gelen belediye yönetimi tarafından temizlik görevlisi olarak görevlendirildim. Ardından, hukuksuz bir karar olduğu için iş akdim fesh ettim ve yargı yoluna gittik. Şimdi buradaki süreçte sevgili 19 Mayıs Cemiyeti Başkanı Yusuf Ziya Çakır’ı bu çalıştayda görmek güzel oldu. Bu sorunla ilgili herhangi bir kınama gelmediği için cemiyet çalışmalarını bitirdi sanmıştım ama burada bu sözü almış oldum. Temennim, önümüzdeki hafta mesai saati içerisinde üyesi olduğum Samsun Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanı Mehmet Yazıcı ve meslektaşlarımızla hep birlikte, belediyenin önüne gidelim ve benim arkamda cemiyet başkanları olarak durun. Çünkü bu artık benlik bir konu değil artık. Çünkü birçok belediyede çalışan meslektaşlarımızın aynı duruma maruz kaldığını görüyoruz. Ben hiçbir meslektaşımın bu süreci yaşamasını istemem. Dört aydır yaşadıklarımı anlatmak da istemem, az çok sizler tahmin edersiniz. Ama bu süreçte beni çok güçlü kılan bir şey oldu; Anadolu Basın Birliği her zaman yanımdaydı. Sevgili Başkanım Turhan Akşen yanımda oldu, beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Sayın Genel Başkanımız M. Bora Zor ve birlik çalışanları desteklerini her zaman hissettirdi.
Kayıtlara geçmesi gerekirse, temennim şunlar olur:
En son birkaç gün önce Adana’da ve Menemen’de de basın emekçisi arkadaşlarım aynı sürgün zihniyetiyle karşı karşıya kaldı. “Ben bir belediye emekçisiydim ve başıma bunlar geldi” diye anlattığımda, tepki “Belediye işte” şeklinde oluyor. Bunu kabul etmemeliyiz. Belediyelerde yaşanan bu keyfi sürgünleri, bu insanların hayatlarını cendereye alan kararları bu kadar normalleştirmemeliyiz. Ben bu konuda asla normalleştirmediğim bir yerden bakıyorum. Beni mesleğimden, yazmaktan, duruşumdan alıkoymaya çalışan her şeyin karşısında ben de dimdik duracağım. Benim arkadaşlarım hâlâ oradalar. Fotoğrafçı arkadaşım taş parke döşüyor, kameraman arkadaşım sokak süpüyor. Yani, konu ben değilim. Burada daha büyük bir şey var.
Bu zamana dek konunun siyasi kısmına kesinlikle girmedim. Haber servis ettiğim hiçbir haberde siyasi bir ifade kullanmadım. Beraber çalıştığım başkanım Cemil Deveci de şu an bu salonda. Beş yıl boyunca iyi ve zor günler geçirdik. Ekonomik tablo ve pandemi süreci hem başkan hem de belediye çalışanları için zordu. Bir şekilde 2024’e geldiğimizde belediye yönetimi değişti. Halk böyle takdir etti. Ama gerçekten bir gazeteciyi temizlik görevlisi olarak sürmek bir belediye yönetiminin yapabileceği en başarılı çalışma değildi.
Bugün burada bunları siz meslek büyüklerime anlatmak beni biraz rahatlatıyor. Çünkü o kadar karanlık ve zor günlerden, yoğun depresyon ilaçlarından sonra burada olmak benim için çok önemli. Ayakta olmak daha da önemli. Şunu anladım ki, her birinizin yanıma gelmesi ve bana sarılması, yanımda olduğunu hissettirmesi benim için çok değerli. Eminim bu destek, hak gaspına uğramış her emekçi için değerli. Anadolu Basın Birliği’nden kişisel ricam, bu konu hakkında bir çalışma masası oluşturulması. Bu çalışma masasında ne emeğim gerekirse emeğimi sonuna dek ortaya koyacağıma, benden sonra bir daha hiçbir belediyede hiçbir meslektaşımın bu durumda kalmaması için de çalışacağımdan bu kürsüde de söz vermiş olayım. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.”
-Zerrin Somuncu
26 Temmuz 2024 Cuma
25 Temmuz 2024 Perşembe
24 Temmuz 2024 Çarşamba
Anadolu Basın Birliği 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Basın Açıklaması
16 Temmuz 2024 Salı
15 Temmuz 2024 Pazartesi
Gazeteci Zerrin Somuncu ile röportaj: Atakum Belediyesi’nde Hak Gaspı @Seda Yanmış / Mor Dayanışma
Merhabalar, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Zerrin Somuncu. Memleketim Samsun’da son 10 yılı aşkın süredir gazetecilik görevimi sürdürüyorum. Üniversiteyi bitirdikten sonra hemen Samsun’a dönüp mesleğime başladım. 2017 yılında, T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından gerekli mesleki şartları sağlayabilen gazetecilere verilen basın kartımı almaya hak kazandım. Mesleğimde binlerce haber, röportaj ve araştırmaya imza attım. Aynı zamanda televizyon ekranlarında kentin gündemini izleyiciye aktardım.
2019 yerel seçimlerinin ardından mesleğime yine “gazeteci” unvanıyla Atakum Belediyesi’nde devam ettim. Ta ki 2024 yerel seçimlerine kadar.
31 Mart Yerel Seçimleri sonrası belediyedeki işinizle alakalı bir hak gaspına uğradığınızı biliyoruz. Bu süreç nasıl başladı ve neler oldu?
Evet. Maalesef üzücü ve mesleğim adına sarsıcı bir dönem yaşıyorum. Seçim sonrasında göreve gelen yeni belediye yönetimi tarafından yapılan görevlendirmeyle, herhangi bir gerekçe göstermeksizin yalnızca “başkan talimatı” denilerek “temizlik görevlisi” olarak adeta sürgün edildim.
Görevlendirme yapılmadan önce ise mazbata alındığı günden itibaren 38 gün boyunca tarafıma herhangi bir görev verilmedi ve belediye hizmet binasının 6. katındaki “Haber Merkezi” ofisimizde “oturmamız” söylendi. Ekipten dört mesai arkadaşımla birlikte bize söyleneni yaparak belediye yönetiminin oluşturulmasını bekledik. Bu süreçteki tüm toplantı taleplerim sonuçsuz kaldı. “Öğleden sonra geleceğiz”, “yarın geleceğiz” denilerek toplantı süreci uzatıldı ve o toplantı hiç yapılmadı. Birim müdürümüzle birebir görüşmemiz engellendi. Suç isnat edildi ve “oturtulduğumuz” odanın önünde “oturması” için görevlendirilen iki personel tarafından gerek sözlü gerekse jest ve mimiklerle baskı yapıldı.
14 Mayıs 2024 tarihinde, “Müdürlüğümüz Düğün Salonu biriminde temizlik görevlisi olarak görevlendirildiniz” yazılı görevlendirme tebliği Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nce tarafıma ulaştırıldı. Tebliği imzalayarak görev yerime gittim ve benimle “Düğün Salonu Müdürü” olarak tanıştırılan amirimden yeni görevlerimi ve “arka ve dışarıdaki tuvaletler, mutfak içi hep pırıl pırıl olmalı” sözlü uyarısını aldım.
Konunun haksızlığının farkında olan belediye bürokratlarının, meslek örgütlerinin ve meslek büyüklerimin çabalarına rağmen, başkanlık makamı ile haksızlığın düzeltilmesi konusundaki günlerce süren olumlu iletişimler maalesef sonuçsuz kaldı.
Aynı gün hukuki destek almak için avukatla görüştüm. Hemen noter aracılığıyla haklı fesih yoluna giderek belediye ile iş ilişiğimi kestik. Kısa bir süre sonra arabuluculuk için başvurumuzu yaptık. Avukatım Ayşe Mine Durmaz’ın arabuluculuk görüşmeleri maalesef olumsuz sonuçlandı, Atakum Belediyesi kıdem ve manevi tazminatlarımı içerir talebimizi kabul etmedi. Elimizde konuyu mahkemeye taşımaktan başka bir yol kalmadığından, bu hukuksuzluğun adalet önünde yargılanarak nihayetinde cezasız kalmayacağını bilerek davamızı açtık.
Bağlı bulunduğunuz bir sendika/dernek var mı? Varsa sendika/dernek bu sürecin neresinde duruyor?
Samsun Gazeteciler Cemiyeti ve Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti üyesiyim. Belediyemizde de üyesi olduğum yetkili sendika DİSK’e bağlı Hizmet İş. Maalesef henüz her iki cemiyetten de destek alamadım. Yetkili sendikamız ise “bu görevlendirmeyi onaylamıyoruz” dedi ancak çözüm konusunda somut bir noktaya sendika ile de ulaşamadık. Onların yerine Anadolu Basın Birliği bir kınama yayınladı, belediye önüne giderek eylem yaptı ve bu süreçte hep yanımda oldu. Sesimi duyurabilmem ve hak ettiğim adaletin bulabilmesi için bundan sonraki mahkeme sürecinde emek, demokrasi ve meslek örgütlerinin desteğine her zamankinden çok ihtiyacım var. Tam da bu süreçte bana ulaşıp, mücadeleme önemli bir katkı verdiğiniz için Mor Dayanışma’ya minnettarım.
Sizin dışınızda aynı durumda olan çalışma arkadaşlarınız var mı? Herkes için bu süreç aynı mı ilerliyor?
Maalesef ekibimizdeki fotoğrafçı arkadaşımız cadde ve sokaklarda taş parke döşeme görevine, kameraman arkadaşımız da sokak süpürgeciliği görevine gönderildi. İkisi de işsiz kalmamak için görevlerini Mayıs ayından bu yana yapmaya devam ediyor. Sadece bizim müdürlüğümüz değil, başka müdürlüklerde de maalesef aynı yöntemle hak gaspına uğratılan belediye emekçileri var. Bazısı bu ekonomik düzende sürüldükleri görevde kalmak zorunda olduklarını söylüyor, bazısı da tıpkı benim gibi hukuk mücadelesi başlattı.
Mücadelenizde varmak istediğiniz sonuç nedir? Nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Atakum Belediyesi ile iş ilişiğimi haklı fesih ile kestim. Açtığım dava bir işe geri dönüş davası değil, 5 yıllık kıdem ve manevi tazminatlarımı talep eden bir dava. Avukatım Ayşe Mine Durmaz bütün haklarımı alabilmek için çalışmalarını sürdürecek.
Diğer yandan, bu hukuk dışı kararı veren ve bu kararında ısrarcı olan Atakum Belediye Başkanı ve diğer sorumlular hakkında da “Görevi Kötüye Kullanma” davası açmaya hazırlanıyoruz. Birkaç gün içerisinde dilekçemizle başvurumuzu yapmış olacağız.
Adaletin er ya da geç tecelli edeceğine olan inancımla, atılması gereken tüm adımları atmaya devam edeceğim.
Eklemek istedikleriniz neler?
Halka hizmet vermekle sorumlu kurumların yapısına ve işlevselliğine ağır zarar veren “sürgün zihniyeti”nin son icraatının dimdik karşısında duruyorum.
Verdiğim mücadele yalnızca kendim için değil. Geçmişte de, ne yazık ki günümüzde de çeşitli belediyelerde çalışan meslektaşlarım belediye yönetimi değişince aynı kaosa sürüklenip, yıllarca sürgün edildikleri birimlerde çalışmak zorunda kaldılar. Belediyelerde çalışma güvenceleri olmadan mesleklerini sürdüren binlerce gazeteci, kameraman, fotoğrafçı var. Hemen her yerel seçim sonrasında da ne yazık ki insan onuruna sığmayacak hak gaspları ile karşılaşıyoruz. Oysa kurumlar tarafından iş ilişiği kesmek isteniyorsa bunun kesinlikle daha nezaketli ve bir devlet kurumuna yakışır yolları var. Belediye başkanlarına oy verenlerin, belediye yönetiminin bu hukuksuz ve keyfi sürgün etme tutumuna göz yumabileceğini, dahası hayatlarımızı ve psikolojilerimizi alt üst eden olayların arkasında durabileceğini düşünmüyorum. Belediyelerde görevli basın emekçilerinin bir daha böyle bir durumla karşılaşmaması için sendikalar ve cemiyetlere konuyla ilgili çalışma yapma zorunluluğu doğuyor. Bu konuda örgütlenmeliyiz ve belediyelerde çalışan basın emekçilerinin her seçim sonrası yaşadığı bu travmaların artık önüne geçmeliyiz.
12 Temmuz 2024 Cuma
11 Temmuz 2024 Perşembe
10 Temmuz 2024 Çarşamba
3 Haziran 2024 Pazartesi
20 Mayıs 2024 Pazartesi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Anadolu Basın Birliği'nden Atakum Belediyesi'ne kınama.
Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı M.Bora Zor, Samsun Atakum Belediyesi’nde çalışan gazetecilerin, meslekleri dışında görevlere atanmasının açıklamaya muhtaç olduğunu belirterek, “Atakum Belediye Başkanının, oturduğu makamın hesaplaşma makamı olmadığının farkına varması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Samsun Atakum Belediyesi’nde Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde çalışan personelin, 31 Mart 2024 seçimleri sonrasında meslekleri ile bağdaşmayan işlere “Başkan Talimatı” ile atanmasına tepki gösteren Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı M.Bora Zor, “Meslektaşlarımıza yapılan bu saygısızlığı kınıyoruz.” dedi.
Samsun’da yaşanan olayla ilgili Anadolu Basın Birliği Samsun Şube Başkanlığı’ndan bilgi aldığını belirten Zor, “ 31 Mart 2024 seçimleri sonrasında değişen belediye yönetimi tarafından Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde çalışan personelin başkan talimatıyla temizlik, taş parke döşeme ve sokak süpürgeciliği gibi işlere yönlendirildiğini öğrendik. Her yeni yönetimin, kendi ekibi ile çalışmasından doğal bir talep olamaz. Bu konuda Basın Halkla İlişkiler biriminde de değişiklik yapılması doğal karşılanabilir. Ancak meslektaşlarımızın aldıkları eğitim ve edindikleri meslek dışındaki alanlarda görevlendirilmesi kabul edilemez. Bu görevlendirme meslektaşlarımıza başkan eliyle yıldırma politikası, mobing uygulanması anlamına gelmektedir. Sayın başkana hatırlatmak isteriz ki, oturduğu koltuk, hesaplaşma makamı değildir.” dedi.
BU BAKIŞ AÇISI İLE ÖZGÜRLÜKLER GETİRİLEMEZ
Atakum Belediye Başkanının bu görevlendirmeler ile ilgili gazetecilere
bir açıklama yapmakla sorumlu olduğunu belirten Zor, “ Bu uygulama,
farklı siyasi görüşler nedeniyle yapıldığı izlenimi vermektedir. Bu
durum, başkanın üyesi olduğu CHP'nin basın özgürlüğüne bakış açısını
sorgulatmaktadır. CHP Genel Başkanı'nın da bu skandal ile ilgili gereken
açıklamayı başkandan isteyeceğini ümit ediyoruz.
Anadolu Basın Birliği olarak, Atakum Belediyesi'nde yaşanan skandalı şiddetle kınıyor ve gazetecilik mesleğine yapılan bu ağır hakareti protesto ediyoruz.
Anadolu Basın Birliği olarak, meslektaşlarımızın yaşadığı haksızlığa sessiz kalmayacağımızı ve sonuna kadar yanında olacağımızı bildiriyoruz. Meslektaşlarımızın haklarının verilmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz.”dedi.
17 Mayıs 2024 Cuma
Atakum Belediyesi'nde gazeteciye sürgün skandalı @Ekşi Sözlük
gün geçmiyor ki basın özgürlüğünün neferi güzelim ülkemiz gerçeküstü skandallar dalında altın madalyon kazandıracak bir vukuata daha sahne olmasın. işte simülasyondaki gururumuz o ödül samsun’dan terbiye için öğrencileri hafif okşayın diyen vali haberiyle de tanıdığımız gazeteci zerrin somuncu’dan geliyor:
#gazeteciliksürgünedilemez
10 yılı aşkın süredir kaderine terk edilmiş yerel gazeteciliği yaşatmak için profesyonel olarak gazetecilik mesleğini icra eden zerrin somuncu, 2019 yılından beri gazeteci ünvanıyla sürdürdüğü samsun atakum’daki haber merkezi sorumlusu görevinden, temizlik görevlisi olarak yeniden atandı -sürüldü de diyebiliriz-. ‘’başkanın talimatıyla’’ gibi herhangi bir yasal geçerliliği olmayan keyfekeder bir gerekçe ile, zerrin somuncu ve ekibi temizlik işlerindeki yeni görev yerlerinde iş başı yaptılar. ayda ortalama 40 haberi medyaya servis ederek, belediyenin ve başkanın faaliyetlerini kamuoyuna duyuran ekibin yeni görev yerleri şöyle:
haber merkezi sorumlusu zerrin somuncu, temizlik görevlisi
fotoğrafçı, fen işleri müdürlüğü’nde taş parke döşeme işçisi
kameraman, temizlik işleri müdürlüğü’nde sokak temizliği görevlisi
ekipten üç kişinin iş akdine ise, yeni görevlendirmeden önce son verildi.
zerrin ile birebir görüştüğümde özellikle düğün salonu müdürü olarak tanıştırılan amirinin görevi aktarılırken ‘hep pırıl pırıl olmalı’ uyarısının, onu harekete geçirdiğini söyledi ki, öyle anlaşılabilir ki.
şimdi her şeyi, tüm mesleklerin kutsallığını, emek üstünlüğünü vs. geçelim. elbette belediyedeki her kurum kendi içinde önemlidir ve kamu yararına olan her görev de icra edilmelidir. şeytanın avukatlığını yaptıktan sonra, gelelim hakikati anlatmaya:
avcı toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiği andan itibaren insanlık, toplum olmayı öğreniyor. hala. ve bizim gibi modernizmi baltayla demokrasisine dahil etmeye çalışan orta doğu ülkeleri için bu öğrenme hali emekleme aşamasına bile varmamış durumda. toplumu toplum yapan değerler, meslek etiği ve toplumsal sorumluluklar gibi konularda hala hiç kimsenin farkındalığının olmaması. olmadığı için de dilediği gibi at koşturacağını sanması. özellikle kıyıda köşede kaldığını düşünerek her istediği usulsüzlüğü yapabileceğini zanneden yerel belediyeler gaflet uykusunda hala. chp, akp, mhp fark etmeden hem de. oysa ki her şeyin görünür olduğu, ‘büyük biraderin sürekli izlediği’ bu devirde, böylesi dehşet bir skandal inşa edip bunu tümen altında tutmak artık im-kan-sız. samsun atakum belediyesi’nin konuyla ilgili yetkililerinin durumun ciddiyetinin farkında mıdır bilinmez? biz fark ettirmek için hatırlatalım o halde:
başlıca uluslararası yasalara, özellikle de uluslararası insan hakları beyannamesi’ne dayanan gazetecilik etik ilkeleri küresel bildirisi’nin birinci kuralı:
1. gazetecinin ilk görevi, hakikate ve toplumun bilgiye erişim hakkına riayet etmektir.
yani neymiş, bir gazetecinin -her zaman koşul ne olursa olsun- gerçeği yalnızca gerçeği söyleme zorunluluğu varmış. toplumsal sorumluluklar ve meslek etiği gereği gazeteci mesleki kimliğinin gerektirdiğini yükümlülükleri yerine getirmeliymiş. falan filan. bilal’e anlatır gibi yani.
gazeteciliğin katledildiği bu tip olaylar ne vakit yaşansa -ki ülkemiz oldukça doğurgan bu konuda- aklıma antik yunan’dan günümüze varmış parrhesia kavramı geliyor. hani foucault amcamızın da sık sık üzerinde durduğu ‘hakikati dile getirme’ meselesi. bilmeyenler için hatırlatalım:
‘’parrhesia sözcüğü yunan edebiyatında ilk kez m.ö. v. yüzyılın başında ortaya çıkmıştır. ingilizce’ye genellikle “free speech” (özgür konuşma) şeklinde çevrilmektedir. parrhesia sözcüğünün fiil biçimi parrhesiazesthai sözcüğüyle ifade edilir ve “hakikati söylemek” anlamına gelir. parrhesiastes ise parrhesia kullanan, yani hakikati söyleyen kişiyi tarif eder.’’ şeklinde tanımlanıyor.
yani en türkçe biçimiyle ‘g.te g.t deme durumu.’ toplumsal fayda gereği hakikati bilen kişinin kendi aleyhine sonuçlar doğursa bile kamu yararına bildiği hakikati açıklaması gerekiyor. yunan sütunları arasında yayılıp üzüm yerken yapılan şey değil de sokrates gibi idama giderken bile gerçeği söylemek meselesi. günümüz türkiye’sinde gözlerimizin görmeye pek alışkın olmadığı bir manzara. çünkü biliyorsunuz haftaya cumaya açıklanması gereken görüntüleri on yılı aşkın süredir bekliyoruz.
hani şu meşhur yahudi soykırımı sırasında geçtiği varsayılan bir hikaye vardır: önce eşcinselleri gelip aldılar sesimi çıkarmadım. sonra şunu sonra bunu. yahudileri de gelip aldılar yine sesimi çıkarmadım. ve beni almaya geldiklerinde sesini çıkaracak kimse kalmamıştı. der, 20. yy acılarının kıssadan hissesi. tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ispatlar gibi değil mi peki yaşanan şu skandal olay? gazetecilik ağlıyor ama biliyorsunuz, sulak topraklarda yeşerir en güzel çiçekler.
tüm bu haksız görevlendirmenin, hukuksuz uygulamaların, görevi kötüye kullanmaların, özlük haklarına ve itibara saldırmanın hala tck’nın işlediği bir ülke olan canım memleketim türkiye’de -bile- bir bedeli olacağını bilmenin ferahlığı var içimde şunları dile getirirken. yapılan bu adaletsizliğin, adaletsizlikleri dile getirmek için gazeteci olmuş zerrin somuncu’ya yapılması tam bir orta doğu klasiği değil mi peki?
neyse ki böyle haklı mücadelelerle ve nezaketle öğreteceğiz bu ülkeye etiği, değerleri ve toplumsal gereklilikleri. gazeteci olarak parrhesiastes olarak zerrin somuncu’nun bugün yaptığı gibi.
herkes üzerine düşeni yerine getirmeli.
çünkü gazetecilik sürgün edilemez.
16 Mayıs 2024 Perşembe
Gazete Gerçek- Gülsüm Atik Köşe Yazısı
***
Atakum Belediyesi ile ilgili diğer bir konu da sahada muhabirlik ve haber müdürlüğü yaptığım yıllarda, birlikte haberlere gittiğim gazeteci arkadaşım Zerrin Somuncu'nun başına gelenler.
Zerrin Somuncu bir önceki başkan Cemil Deveci döneminde, başarılı bir gazetecilik yaşamı sürerken, belediyenin basın birimine transfer edilmiş bir arkadaşımızdı. Deveci döneminde de Atakum Belediyesi ile ilgili servis ettiği haberlerle, belediyenin hizmetleri ve çalışmaları konusunda, Samsun basını bilgilendirmek noktasında, ekipteki diğer arkadaşlarıyla birlikte büyük katkı sundu.
Ancak Zerrin Somuncu, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında belediye başkanlığına seçilen Serhat Türkel tarafından, kendi basın açıklamasına göre belediyenin düğün salonunda temizlik işlerine sürüldüğünü söylüyor.
Zerrin Somuncu, Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen basın kartı bulunan aynı zamanda Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti'nin de üyesi olan çok başarılı bir gazetecidir. Yılların gazetecisi olarak, Samsun basınında işine gösterdiği sevgi ve saygının yanında, haber konusunda bir hayli titiz olduğuna ben de şahidim.
Bu yaşananlardan Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel'in haberinin olmadığına inanıyorum. Aksine Sevgili Zerrin, gerek deneyimi gerekse çalışkanlığıyla yeni başkana basınla olan ilişkilerinde büyük katkı verecek, gerek dünya görüşü gerekse özgür basına olan inancıyla mevcut yönetimle aralarında hiçbir sorun çıkmayacak gazeteci arkadaşlarımızdan birisi çünkü.
Konunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığına olan inancımla, gazeteci arkadaşımıza yapılan bu haksızlığın bir an önce düzeltilmesini umut ediyorum!